Bizi Twitter'dan takip etmek için: @sotatercuman
Çeviri arşivimize ulaşmak için tıklayın.


Dream Team: Tarihin En Büyük Seyircisiz Maçı

Birazdan okuyacağınız yazı, Jack McCalum'un Dream Team kitabının giriş kısmı ve 28'nci bölümünün çevirisidir.

“Yaşım ilerledikçe yeni şeyler daha az, zamana göğüs geren şeyler daha çok ilgimi çekiyor.”
-JAMES HYNES

“Uçmaktır yaşamak
Yerde ve gökte
O zaman, silkele kanadındaki tozları
Uyan bu derin uykudan.”
-TOWNES VAN ZANDT

“Angola neresidir bilmem. Ama Angola ayağını denk alsın.”
-CHARLES BARKLEY

18 Mayıs 2015 Pazartesi Leave a comment

"Anne! Bak, Nerede Oynuyorum!"

Birazdan okuyacağınız yazı, ilk olarak 8 Mayıs 2015 tarihinde Sports Illustrated'da yayınlanmıştır.

Houston’lı olanı da var, Compton’da büyüyeni de, Iowa’nın küçük bir kasabasından ya da Michigan’dan geleni de... Her biri anne olmadan önce birer sporcuymuş. Tennis, basketbol oynamışlar ya da atletizm pistlerinde yarışmışlar. Showtime Lakers’ı, Bad Boys Pistons’ı izlemişler. Magic ve Isiah’a hayran olmuşlar. Hamile kalıp tüm zorluklara rağmen çocuklarını doğurmuşlar. Hastane yatağında, çocuklarını nihayet kucaklarına aldıklarında küçük ellerine bakıp duygulanmışlar. Babasının yokluğunda o küçük oğlanı büyütmek de, o yokluğu açıklamak da onlara kalmış. İlk basketbol toplarını alan da ellerinden tutup takıma yazdıran da onlar olmuş. Tekrar tekrar yapılan smaçlar yüzünden kırılan küçük potaları yenisiyle değiştirmekten asla yılmamışlar. Oğullarına şut atmayı, top sürmeyi öğretmişler. “Bu çocuk çok iri” diye şikayet edenleri susturmak için doğum belgesini sürekli yanlarında taşımışlar.

İşyerleri hep uzakta, mesaileri hep uzunmuş. Evin kredisini ödeyebilmek için fazla vardiya yapmaktan başka çareleri de yokmuş. Arabaları yoksa otobüse binmişler, otobüse binecek paraları da yoksa yürümüşler. Restoranlardaki en ucuz kampanya menüleri ezberlerindeymiş. Uyuşturucu tacirinin oğlu yeni Jordan’larıyla mahallede yürürken, bir çocuğun istediklerini başka şekilde elde edebileceğini anlatan da yine onlar olmuş. Draft’ları izleyip genel menajerlerden hayali telefonlar almışlar. O zaman bunlara gülüyorlarmış tabii ama maçları izlerken mideleri öyle bir sancıyormuş ki ülser olmaktan korkmuşlar ve hepsi de içten içe, bir gün NBA’in kapılarını çalacağını biliyormuş.

10 Mayıs 2015 Pazar Leave a comment

« Önceki Kayıtlar Daha Yeni Kayıtlar »
Blogger tarafından desteklenmektedir.

İzleyiciler