Birazdan okuyacağınız yazı, ilk olarak 29 Ağustos 2014 tarihinde The New Yorker'da yayınlanmıştır. |
Geçtiğimiz
hafta Salı günü, sabah saatleri. Amerika Açık’ın ikinci günündeyiz. Nate
Ferguson ve Ron Yu, Yu’nun Doğu Manhattan’daki otel odasındalar. Ferguson iki
büyük yataktan birinin köşesinde otururken, Yu müşterileri Roger Federer’in o
gün akşam saatlerinde oynayacağı ilk tur maçı için sipariş ettiği dokuz raketin
sonuncusuna kordaj çekiyor. Federer her maç, yeni toplar açıldığında yani ilk
yedi oyun ve ardından gelen her dokuz oyundan sonra, raketini değiştiriyor.
Dokuz raket, turnuvanın kendisi için açılışı olacak maçta ona yeter, hatta
artabilir bile. Hazır haldeki diğer sekiz raket, odadaki şifoniyere dayalı
şekilde sıraya dizilmiş. Her birinin boğazına yapıştırılmış küçük beyaz bantta
raketin kordajlandığı tarih ve kordajın tansiyon değeri yazıyor. Federer önceki akşam attığı bir mesajla taleplerini
ayrıntılı biçimde Yu’ya iletmiş: Üç raketin tansiyon değeri 26 kg (Ferguson
açıklıyor: “Roger bu işin pound değil kilogram hesabıyla yapılmasını istiyor”),
beşi 26.5 ve biri de 27 kg olacak şekilde kordaj çekilecek.” Makaralar dolusu
raket teliyle rulo rulo bant şifoniyerin üstüne saçılmış.
Yu
üzerinde açık mavi tişörtü, altında haki renk şortu ve ayağında sandaletleri;
Ferguson’la beraber New York’a getirdikleri dört Babolat Star 4 kordaj
makinasından birinde çalışmakta (turnuva sırasında beraber çalıştıkları iki
kordajcı daha var). Star 4 makinaları 1980’lerden kalma ve artık üretilmiyor da
olsa, hafif ve seyahatlerde taşıması kolay olduğundan kullanmayı sürdürüyorlar.
Yu bir yandan elindeki raketin kafa kısmının üst tarafına doğal inek
bağırsağından yapılma teli geçirirken, “Bu makinalar bozulduğu gün, biz de işi
bırakacağız” diye şaka yapıp gülüyor (Federer raketin 16 ana teli için
doğal, 19 çapraz teli için ise polyester
tel tercih ediyor). İşini bitirdikten sonra tüm raketlerin tel yuvalarına 10
adet koruyucu takıyor. Bu koruyucuların kullanılmasını Federer istiyor. Çünkü
denilene göre tellerdeki sürtünmeyi azaltıyorlar. İsviçreli efsane için 500’den
fazla rakete kordaj çektiğini söyleyen Yu, bu konuda şüpheci. “Pek işe
yaradıklarını düşünmüyorum” diyor. Ferguson ortağının lafını tamamlıyor: “Ama
bu tür insanlar değişiklikten hoşlanmazlar.” Koruyucuları yerleştirdikten
sonra, her rakete kırmızı bir Wilson logosu işleniyor. Ardından her biri
geniş plastik torbalara yerleştiriliyor, o torbalar mavi bantlarla kapatılıyor
ve üzerlerine “RF” harflerinden oluşan Federer logosu yapıştırılıyor.
47
yaşındaki Yu ve 51 yaşındaki Ferguson, P1 (“Priority 1” yani “Birinci Öncelik”)
adlı bir şirket adı altında çalışıyorlar. Tampa merkezli bu şirket, raket kordajlama
ve özelleştirme alanında, profesyonel tenisin en büyük isimlerinden bazılarına
hizmet veriyor. Bunlar arasında Federer’in yanı sıra Novak Djokovic ve Andy
Murray de var. Rafael Nadal’ın da eklenmesiyle tenisin Büyük Dörtlüsü’nü
oluşturan bu isimler, pek çok turnuvanın sonuna doğru birbirlerine karşı
oynuyor.
Yu filenin
her iki tarafında da müşterilerinin olmasının iş için iyi ama duygusal anlamda
hayli zorlayıcı olduğunu söylüyor. “Bundan hiç hoşlanmıyorum” diyor. P1 ekibi
dört Grand Slam’in hepsinde ve dokuz ATP Master Serisi turnuvasının tamamında
müşterilerinin peşinden ayrılmıyor. Her bir oyuncu kordajlama ve özelleştirme
işlemi için yılda 46 bin dolar ödüyor. Ferguson müşterilerinin “kafalarını
rahatlatmak için” bu miktarı gözden çıkardıklarını söylüyor. Bu yazı yazılırken
P1’ın iki düzine kadar müşterisi bulunuyordu ve bu müşterilerin hepsi
turnuvadan turnuvaya giden profesyonel tenisçilerdi. Ferguson’ın dediğine göre:
“Hiçbiri kortta bir sürpriz yaşamak istemiyor.”
P1’ın
uzmanlığından faydalanan Federer ve diğer başka oyuncular her maçtan önce
raketlerine tekrar kordaj çektiriyor. P1 önceden Murray’nin raketlerinin grip
kısmını da hazırlıyormuş ama Britanyalı oyuncu bu işi artık kendisi yapmaya
başlamış. Ferguson ve Yu bundan hiç rahatsız değiller. “Bazı oyuncular bunu
kendileri yapmayı severler. Maçtan önce iş olsun diye uğraşırlar” diyor
Ferguson. P1’ın bütün müşterileri erkek. Şirketi kurdukları yıllar içinde Serena
Williams ve başka kadın oyunculara da ulaşmışlar. Ama... “İstediğimiz parayı
söyler söylemez, kapılar kapandı.” Ferguson’a göre kadın oyuncular erkeklere
göre daha az raket kullandıklarından sürekli olarak kordaj çektirmeye
ihtiyaçları olmuyor. Ayrıca: “Erkekler kullandıkları aletleri daha çok
önemsiyor: Ayakkabılarından raketlerinin teknik özelliklerine kadar...”
Tel misali
ince ve uzun boylu Ferguson, 90’lı yıllarda Pete Sampras’ın kordaj ve raket
teknisyeni olarak ünlendi. Sampras bu konuda hastalık derecesindeki
titizliğiyle tanınan bir isimdi. Düşünün, raketinin grip kısmındaki deri kılıf
bir milimetre dahi kayarsa, fark edermiş. “Onun için en önemli şey basınçtı”
diyor Ferguson.
“Örneğin Pete,
raketinin sapına çok takılırdı” diye ekliyor Yu. “Onunla uğraşmak zorunda
kalmadığım için çok mutluyum.”
Ferguson, 14
Grand Slam turnuvası kazandığı 13 yıl boyunca Sampras’la beraber çalışıp o
dönem süresince Amerikalı efsaneyi memnun etmeyi başarmasıyla ünlenmiş.
Akabinde, 1998 yılında P1’ı kurmuş. Üç yıl sonra, Sampras’ın rakibi Andre
Agassi için çalışan Yu’yu da işe almış. İkili, Mayıs 2004’teki İtalya Açık
turnuvasında Federer tarafından denenmek üzere göreve çağırılmış.
Federer
bundan iki ay sonra üst üste ikinci Wimbledon zaferini kazanacak, maçtan
saatler sonra da Ferguson ve Yu’nun kiralık dairelerinin kapısı çalacaktı.
Roger Federer, üzerinde Şampiyonlar Balosu için giydiği smokiniyle onları tam
zamanlı olarak işe aldığını haber vermeye gelmişti.
Federer’in
uzun süredir en büyük rakibi konumundaki Nadal ise, Ferguson ve Yu’nun da
başının belası. İspanyol ne zaman büyük bir turnuva kazansa, mağlup ettiği isim
P1’ın müşterilerinden biri oluyor. R.O.D. yani “Rafa olmasın da...” cümlesi
artık onlar için bir slogana dönüşmüş. Nadal’ın canlarını sıkmasının başka bir
sebebi de bir türlü onlarla çalışmaması. Yıllar önce menajeri Carlos Costa’ya
ulaşıp hizmetlerinden İspanyol oyuncunun da yararlanabileceğini belirtmişler.
Costa onlara şöyle cevap vermiş: “Asla olmaz.” Üst düzey raket ve kordaj teknolojisinden
en çok fayda sağlayan oyuncunun Nadal olduğu fikri, tenis camiasında yaygın bir
şekilde dillendiriliyor. Ferguson ve Yu da oyuncuya çok yardımlarının
dokunacağını düşünüyor. “Onun için işleri kolaylaştırabiliriz” diyor Yu. Her
şeye rağmen, Nadal’ın 14 Grand Slam şampiyonluğu bulunuyor. Bu alanda arkasında
kaldığı tek isim, 17 şampiyonlukla tüm zamanların en iyisi Roger Federer.
Yu bunu söylediğimde geri adım atıyor:
“Tabii, yanlış işler yaptığı da söylenemez.”
Amerika
Açık’ın ilk maçlarının başladığı saatlerde, Ferguson küçük bir şekerleme
yapacağını söyledi. Sonra da kalkıp gece geç saatlere kadar Kıbrıslı tenisçi
Marco Baghdatis’in raketlerine kordaj çekecekti. İşini bitirince Ernest
Gulbis’in raketlerine de başlaması gerekiyordu. Gulbis çabuk parlayan, oyun
istediği gibi gitmediği zaman raketlerini parçalama alışkanlığı olan bir oyuncu.
(Ferguson onu çoktan tanımlamıştı: “O bir raket kırıcı: Bir tanesini parçalayıp
bırakmıyor, kırdı mı üç-dört tane birden hallediyor.”)
Yıllar
önce tenis oynamayı bırakan Ferguson ve Yu’nun kortta bir tenis maçı
izledikleri neredeyse hiç olmamış. (Ferguson sebebini sorunca “İki saatten
fazla sürüyor, o kadarına katlanamam” diyor.) İnanılmaz topspin’ler
çıkarılmasını sağlayan polyester tellerin tenisi eskiye nazaran daha sıkıcı bir
spor haline getirdiğini söylüyorlar. Ferguson “Oyun değişti. Artık kimse fileye
gelmiyor” derken, Yu onaylar biçimde kafasını sallıyor: “Tenis eskisi gibi bir
vuruş oyunu değil, artık fitness oyununa dönüştü.”
Odadaki
diğer büyük yatağa uzanan Yu, bugün öğlen saatlerinde Federer’in oteline gidip
raketleri oyuncuya teslim edeceğini söylüyor ve efsane raketin teslimatlar
sırasında kendisine bir parça çikolata ikram ettiğini ekliyor (“Ne de olsa
İsviçreli”). Geçen yılki Wimbledon’da Federer’e raket bırakmaya gittiği
günlerden birinde, Yu’yu evin bahçesine davet etmişler. Federer’in ikiz
kızlarından biri bahçedeki trambolinde zıplıyormuş. “Çok fazla basınç vardı”
diyor bugün anlatırken. “İçimden, “Küçük kız, kendine dikkat et” demiştim.”
Yazı: Michael Steinberger
Çeviri: Anıl Can Sedef & Niko Yenibayrak
Yorum Gönder